Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler

Bir varmış, bir yokmuş. Ülkenin birinde muhteşem bir saray varmış. Bu sarayda güzeller güzeli bir kraliçe yaşarmış, ama Kraliçe hiç mutlu değilmiş. Tek isteği kırmızı dudaklı, yuvarlak gözlü, tombul yanaklı şirin bir kız çocuğunun olmasıymış. Bir gün kraliçe, yırtılan elbisesini dikerken eline iğne batmış ve kan damlamış. Bu sırada da bir dilek tutmuş, dileği gerçek olmuş. Bir kız çocuğu dünyaya getirmiş. Sarayda çok mutlu bir şekilde yaşamaya devam ederlerken, kraliçe hastalanmış ve bir gün gözlerini dünyaya kapamış.

Kral, başka bir kadınla evlenmiş. Bu kadın güzelmiş ama çok kötü kafada bir kadınmış. Sihirli aynasının karşısına geçip;

“Ayna ayna söyle bana var mı benden güzeli bu dünyada?” demiş. Ayna da;

– “Hayır efendim, en güzel sizsiniz.” demiş.

Kadın bu sözler karşısında çok mutlu olmuş.

Bu kadın çok geçmeden şehirdeki düzeni de bozmuş, iç karışıklığa sebep olmuş. Kral bu karışıklığı gidermek için saraydan ayrılmış. Tabii kadın buna çok sevinmiş. Bu arada Pamuk Prenses büyümüş, çok güzel bir genç kız olmuş. Bir gün yine bu kötü kalpli kadın, aynanın karşısına geçip;

-“Ayna ayna söyle bana var mı benden güzeli bu dünyada?” demiş.

Ayna;

– “Var efendim, Pamuk Prenses sizden güzel daha güzel.” demiş.

Kötü kalpli kadın bu duruma çok bozulmuş.

Aklına bir fikir gelmiş. En güvendiği adamı yanına çağırmış;

“Bana Pamuk prensesin kalbini getireceksin.” demiş.

Sarayın güvenlikleri Pamuk prensesi kötü kalpli kadının yanına getirmişler. Kadın;

-“Pamuk Prenses’e burada, kapalı yerde çok sıkılmışsındır. Birazcık ormana git orada temiz hava al İyi gelir, adamlarım seni koruyacak demiş. Pamuk Prenses ormanda yürürken, bir kuşun yere düştüğünü görmüş. Hemen yaralı kuşu eline alıp iyileştirmeye çalışırken arkasında onu koruyan kişi elinde bıçakla onu öldürmeye hazırlanmış. Pamuk Prenses’in kuşu iyileştirip uçurması, onu öldürecek kişinin bir anda vazgeçmesine neden olmuştur.

Muhafız;

-“Pamuk Prenses sen ne kadar iyi kalpli birisin. Ben seni öldürüp kalbini kralın yeni karısına, yani üvey annene götürecektim. Seni buraya bırakacağım, sakın saraya bir daha gelme. Kötü kalpli kadın seni de beni de öldürür.” demiş.

Pamuk Prenses, ormanda ağacın dibinde oturmuş ve ağlamış. O sırada uyuyakalmış, sabah olduğunda etrafında kuşlar varmış. Kuşları takip ederek küçük bir eve varmışlar. Pamuk Prenses bu ne kadar kirli bir ev demiş ve evi temizlemeye başlamış. Bu evdeki eşyalar, yataklar niye bu kadar küçük diye düşünmeden edememiş. Karnı çok acıkmış, küçük malzemelerle bir çorba yapmış ve yemiş. Daha sonra uykusu gelmiş, yukarı çıkmış ve odanın birinde 7 tane küçük yatak varmış. Onları birleştirip uyumuş Bu sırada yedi cüceler işlerini bitirmişler eve doğru şarkı söyleye söyleye gidiyorlarmış;

“Biz tam yedi cüceyiz, 14 kollu bir deviz.” şarkısını söyleyerek eve doğru yürümeye devam etmişler. Eve vardıklarında, buraya ne oldu böyle? Evimizi böyle güzel kim temizledi? Mis gibi yemek kokusu var.” demişler.

Bilgin düşünmüş; “iyi birisi olmalı, yoksa evi temizleyip yemek yapmazdı.” demiş.

 

Uykucu;

– “Önce bir uyuyalım, ondan sonra dinamik kafayla ne olduğunu anlarız.” demiş.

Yatak odasına doğru gitmişler, bir bakmışlar ki, çok güzel bir kız yataklarında uyuyor. Kızın yanına gelmişler ve Pamuk Prenses uyanmış;

-“Ne olur bana kızmayın.” demiş.

Yedi cücelere her şeyi anlatmış. Yedi Cüceler onu çok sevmiş, sonra yedi cücelerde kendilerini tanıtmış; Uykucu, Bilgin, Sakar, Çekingen, Doktor, Mutluluk ve Meraklı.

Yedi cüceler, ertesi sabah işe gitmek için hazırlamışlar. Pamuk Prenses de onları tek tek öperek işe göndermiş. Bilgin, Pamuk prensesi kapıyı kimseye açmaması konusunda tembihlemiş. Yine bir gün kadın, aynanın karşısına geçip;

“Ayna ayna söyle bana var mı benden güzeli bu dünyada?” demiş.

“Var efendim, 7 cücelerin evinde yaşayan Pamuk prenses sizden güzel.” demiş.

Kadın çok sinirlenmiş ve adamının ona ihanet ettiğini anlamış. Bu işi ben halledeceğim demiş. Yaşlı bir kadın kılığına girip, Pamuk Prenses’in yaşadığı evin kapısına gelmiş ve kapıyı çalmış;

– “Ben yaşlı ve fakir bir kadınım bana yemek verir misin?” demiş. Pamuk prenses bu yaşlı kadın bana zarar veremez diye düşünmüş. Pamuk Prenses, onu içeri almış bir güzel karnını doyurmuş

Yaşlı kadın, benim sana verecek param yok. Al bu kırmızı elmayı ormanın en güzel elmasıdır. Bunu senin için kopardım demiş. Yaşlı ve fakir kılığına bürünmüş kadın aslında onun üvey annesi imiş. Prenses zehirli elmadan ısırdığı gibi yere düşmüş.

Akşam olduğunda eve dönen yedi cüceler, prensesi yerde yatarken gördüklerinde çok üzülmüşler.  Prensesin yanında ısırılmış elmayı gören Bilgin bunun zehirli bir elma olduğunu anlamış. Prensesi cam bir fanusun içine koyup, yüksek bir yere çıkarmışlar. Oradan geçen herkes onu herkes görsün diye.. Günlerden bir gün, bir prens ormandan geçerken cam fanusun içinde yatan Pamuk prensesi görür ve ona aşık olur. Cam fanusu açıp pamuk prensese dokunduğu gibi, Pamuk prenses gözlerini açar ve uyanır. Her şeyi prense anlatan Pamuk prenses o kadının saraydan kovulmasını sağlar. Pamuk prenses ile  prens evlenip çok mutlu bir hayat sürerler.

Yorum yapın